Hekimlerin piri olarak anılan İbn-i Sina’nın binlerce yıl önce kaleme aldığı tıp kitabında, kan şekerini dengeleyen, vücuttaki iltihabı bitiren ve onlarca derde şifa olan besinleri sıralandığı ortaya çıktı. İbn-i Sina’nın kitabında, kalp hastalıklarına karşı koruyan, bilişsel fonksiyonları iyileştiren besinleri de sıraladığı görülüyor. Peki, İbn-i Sina’nın ‘Bunu tüketenin evine doktor gelmesine gerek yoktur!’ dediği besin hangisi? İşte birbirinden faydalı mucizevi besinler…
Binlerce yıl önce doğal ilaç olarak kullanılan kızılcık, en faydalı besinlerden biridir. Yüksek miktarda lif içeren kızılcık, aynı zamanda tanelerinde yüksek miktarda su barındırır.
Binlerce yıl önce İbn-i Sina tarafından tavsiye edilen ve ‘Tüketenin evine doktor girmesine gerek yoktur’ dediği kızılcık meyvesi o günlerden beri günümüzde de tıbbi besin olarak kabul ediliyor.
Kızılcık, taze olarak tüketildiği gibi aynı zamanda dondurularak veya kurutularakta tüketilebiliyor. İçerisinde bol miktarda; K,E,C ve A vitamini barındırıyor. Tiamin, roboflavin ve piridoksin açısından zengin olan kızılcık yüksek miktarda sodyum ve potasyum da içeriyor.
Kızılcık, en sağlıklı besinlerden biri olarak kabul ediliyor ekşimsi tadıyla dikkat çekiyor. Tüketildiği andan itibaren kan şekerini dengeliyor.
Kızılcık meyvesi, besin değerleri bakımından oldukça zengin olduğu için halsizliği bitiriyor ve gün içinde enerjili olmanızı sağlıyor.
Kızılcık meyvesi, çay veya meyve suyu olarakta tüketilebiliyor. Obeziteyi önlüyor vücudun ödem tutmasını engelliyor.
Kalp hastalıklarına karşı koruyan ve böbrekleri temizleyen kızılcığı, midesinde herhangi bir rahatsızlığı olanların uzmana danışarak tüketmesi öneriliyor.
Kızılcık, cilt bariyerini güçlendirdiği için gözeneklerin temizlenmesini sağlıyor. Özellikle kış aylarında cildi soğuk havaya karşı koruyor.
Hekimlerin Piri ve Hükümdarı olarak bilinen İbn-i Sina’nın bin yıl önce kaleme aldığı Küçük Tıp Kanunu kitabından bahsettiği mucizevi etki gösteren besinler…
E vitamini içeren susam, kalp hastalıklarına karşı koruyor. Lestin içermesi nedeniyle bilişsel fonksiyonları düzenliyor ve kalsiyum içerdiği için eklem sağlığını destekliyor.
KABAK SUYU:
İbn-i Sina, kabak suyunun tansiyon yüksekliğine karşı koruduğunu belirtiyor.
KARNABAHAR:
İbn-i Sina’ya göre; karnabahar, karaciğerin işlevlerinin daha düzenli hale gelmesini sağlıyor.
KEREVİZ:
Kereviz, idrar söktürücü özelliği nedeniyle vücuttaki ödemin atılmasını kolaylaştırıyor.
KUŞKONMAZ:
Protein bakımından zengin olan kuşkonmaz, potasyum, oflat, A,C,K ve B grubu vitaminleri içeriyor. Bol miktarda lif içeren kuşkonmaz, niasin ve fosfor bakımından zengindir.
BADEM:
Badem, balla birlikte tüketildiğinde göğüs hastalıklarına karşı koruyor.
BAL:
Bal, vücuttaki iltihaplanmayı bitiriyor aynı zamanda anemi sorunuyla mücadele ediyor.
KUZU KULAĞI:
İbn-i Sina, kuzu kulağının pişirilip süzülmesini ve suyunun içilmesini öneriyor. Beyin fonksiyonlarını iyileştirici olduğunu belirtiyor.
KİŞNİŞ:
Kişniş, kalp çarpıntısını önlüyor aynı zamanda kalp hastalıklarına karşı koruyor.
TAVUK SUYU:
Omurga ağrısını bitiriyor aynı zamanda gribal enfeksiyona karşı şifa oluyor.
KURU ÜZÜM:
Vücutta oluşan ve sebebi bilinmeyen ağrıların geçmesini sağlıyor.
BEYAZ LEBLEBİ:
Beyaz leblebideki asit oranının dengelenmesiyle mide yanması ve ekşimesine iyi gelir.
NANE:
Midedeki bakterileri ve ağızdaki mikropları bitiriyor bu nedenle mideyi rahatlatıyor ağız kokusunu gideriyor.
ÇAM FISTIĞI:
İbn-i Sina, inme hastalığına yakalanmış kişilerin çam fıstığı yemesini önermiştir.
SÜT:
Vücudun kuvvetini artırır. Yorgunluğu ve gerginliği alır.
HURMA:
Halk arasında kansızlık olarak bilinen anemi sorununu bitiriyor.
ELMA:
İbn-i Sina, “Kalbinizi güçlendirmek için elma yiyiniz.” demiştir.
KOYUN ETİ SUYU:
Özellikle kilo almak isteyenler için, koyun eti suyunun tüketilmesi önerilmiştir.
SARIMSAK:
Sırt ağrısını bitiren sarımsak aynı zamanda vücuttaki iltihabı kurutur.
YUMURTA:
Bilişsel fonksiyonları iyileştirir, vücudun yağ dengesini korur.
İbn-i Sina, Kuşyar isimli bir hekimin yanında tıp eğitimi aldı. Buhara’da babasından ve döneminin ünlü bilginlerinden özel ders ve iyi bir eğitim aldı. Olağanüstü hafızası ve zekası da bu konuda ona çok yardımcı oldu. 14 yaşına geldiğinde öğretmenlerini geçmeye başlamıştı. Felsefe, edebiyat, matematik, tıp gibi çeşitli alanlarda engin bir bilgi birikimine ulaştı.
16 yaşında tıbba döndü ve bu konudaki bilgileri öğrenmekle kalmayıp yeni tedaviler de geliştirdi. 19 yaşında doktor unvanı elde etti ve ücret almaksızın hastaları tedaviye başladı.
Samani Hükümdarı Nuh bin Mansur’un hastalığını iyileştirmesi üzerine, Buhara’daki olağanüstü zengin kitaplıktan dilediği gibi yararlanmasına izin verildi.
Burada bulup okuduğu kitaplar, bilgisinin daha da derinleşmesine ve düşüncelerinin gelişmesine büyük katkıda bulundu. 21 yaşına geldiğinde dönemin en büyük hekimlerinden biri sayılıyordu.
